Sayfalar

13 Nisan 2013 Cumartesi

Eymen :)

Oğluşum bize mektup yazmış. PTT gezisinde postaya vermişler. Sürpriz oldu bize.

Ebru yapmaya pek hevesli... Gel - git yapmayı öğrendi bile.  :)




                                      
                                           Çadırında puzzele yapmayı çok seviyor.




                    Elindeki ekmeğin bir lokmasını kendi yiyor, bir lokmasını ördeklere veriyor.




 Yeni eğlencemiz paten. Şimdilik evde sürüyor.  Ayakta durmayı başardı. Biraz öğrendikten sonra dışarı çıkarız inşallah.

 Bu da son sürprizi kuzucuğumun. Geçen gün okula benim bırakmamı istedi. Bana bişey gösterecekmiş. Meğer okuldaki etkinlik kitabına yapmış bu resmi. Onu gösterecekmiş. -- Anne saçlarını uzun yaptım, dedi. Hem de bayağı... :) Ellerine sağlık oğluşum. Teşekkürler...

17 Mart 2013 Pazar

Keloğlan Masalları Müzikali


Kostümler ve müzikler harikaydı. Eymen ve arkadaşları (Yaren ile Miraç) keyifle izlediler... Tabi ben de...







9 Şubat 2013 Cumartesi

Küçük Paleontolog ve Kol Kertenkelesinin Keşfi



 Eymen ve ben dinazorarı çok severiz. Oyuncak küçük dinazorları vardır evde onlarla oynamaya bayılır. İnternette caillou nun sitesinde oyun oynarken  Fosil Bilimci oyununu keşfetti Eymen. Oyunda toprağın altında saklanan dinazor kemiklerini bulup birleştiriyordu. Nasıl oynayacağını hemen öğrendi ve çok keyif aldı. Siteyi her açtığında bu oyunu oynamaya başladı.

                                                         Caillou - Fosil Bilimci Oyunu

İnternette gezinirken çocuklar için dinazor kazı setlerinin olduğunu görmüştüm, fakat oğlumun yaşı küçük diye almamıştım. Oyunu oynamayı öğrenince artık kazıyı yapabileceğini düşündüm. Ankara'ya gider gitmez karne hediyesi olarak Eymen ve kuzeni Yağız abisine birer dinazor kazı seti aldık. Yağız'a T-Rex (Tiran Sürüngenlerinin Kralı ) , Eymen'e Brachiosaurus (Kol Kertenkelesi) aldık. Tatilde bol bol gezip eğlendiği için vakti olmadı pek. Evde yapması için valizimize koyduk kazı setimizi. Tatil dönüşü işe koyuldu küçük paleontologumuz. Öyle bir hevesle başladı ki  bir günde bütün parçaları çıkardı. Parçaları yıkayıp bir güzel temizledikten sonra birleştirmeye sıra geldi. Kutuyu önüne koyup parçaları aldı eline. Yardımsız büyük bir kısmını tamamladı dinzorun. Bacakları biraz zr takılıyordu. Bunun için babasından yardım aldı. Dinazorumuz kısa sürede tamamlanmış oldu. Gerçek gibiydi. Öyle sevdi ki Eymen öpmek istedi. Bir ara da kükreyip dinazorla savaşacak gibi oldu. Keyifli bir iş oldu Eymen için. En kısa zamanda yenilerini de alabiliriz inşallah.
Burda bulmak biraz zor ama internet sağolsun. :))






Sevgiyle...

6 Şubat 2013 Çarşamba

Bol Keyifli Bir tatil...Hüzünlü Bir Ayrılık...Veee Uzun Bir Post..

**Her ayrılık hüzünlüdür elbet, ama kavuşmaya da ümittir aynı zamanda. Merhaba dostlar, bol etkinlikli, keyifli bir tatili geride bırakarak döndük evimize. Eymen pek dönmek istemedi aslında. Yolculuk sabahı kalkmak istemedi. Niye gidiyoruz? Biraz daha kalsak olmaz mı? gibi sorularla oyalamaya çalıştı beni. İznimizin bittiğini ve dönmemiz gerektiğini söyleyerek yola çıktık. Biraz yol aldıktan sonra uyudu Eymen. Zaten arabada uyumaya bayılır.:) Uyadığında birden yolda olduğumuzu görünce bir hüzünlendi anlatamam. Sesi çıkmadı bir süre. Arkamı dönüp baktığımda yüzünden süzülen yaşları gördüm. Onu öle görünce benimkiler de aktı hemen tabii. Durduk yere ağlamak âdeti değildir Eymen'in. Hemen arabayı sağa çekti babamız ve inip biraz hava aldık hepimiz. Neden ağladığını sordum ama söylemedi. Biz farkındaydık oysa. Gitmek zorunda olduğumuz için üzülmüştü oğluşum. Çok içlidir. Pek hissettirmez ama öyledir. Üzerine fazla gitmedik biz de. İstediği zaman anlatsın dedik. Akşamüztü evimize geldik. Hemen oyuncaklarıyla oynamaya koyuldu tatlım. Sonra bir ara yanıma gelip:- Anne ben arabada neden ağladım söyleyim mi? dedi. Neden ağladın oğlum? dediğimde ise aldığım cevap oldukça hüzünlüydü. - Anneannem ve dedemden ayrıldığım için üzüldüm. Ben onları çok özlüyorum dedi. Eymen'im. Yine gideceğiz, hem onlar da bize gelecek diyerek teselli etmeye çalıştık. Elimizden gelen buydu sadece. Gelelim Eymen'imin kuzenleriyle geçirdiği keyifli günlere. Büyüdükçe daha iyi anlaşıyor ve iyi vakit geçiriyorlar. Burada tiyatroya pek gitme imkânımız olmadığı için tatili fırsat bilip, daha gitmeden biletlerimizi aldık seçtiğimiz oyunlara. İlk önce Müjdat Gezen sanat Merkezinde "Külkedisi" oyununu izledi kuzenler. Çıkışta oyuncularla sohbet edip, fotoğraf çektirdiler. Bize de anlatmayı unutmadılar tabii. Külkedisinin prensiyle benim prensimmmmm.
İkinci oyunumuz Ankara Devlet Tiyatrosunun bir oyunu olan ve yıllardır tıklım tıklım izlenen, bir türlü yer bulamadığım bir oyun olan "Keloğlan Keleşoğlan" adlı oyundu. 5 yıl önce okuldaki iki öğretmen arkadaşımla birlikte öğrencilerimizi götürmüştük bu oyuna. Hepimiz çok beğenmiştik. Kafalarına taktıkları maskları, kostüm ve dekorları ile muhteşem bir oyundu bana göre. Eymen büyümeye başlayınca mutlaka götürmeliyim diye takip ediyordum ne zamandır. Kısmet bu tatile oldu. Yine kuzenleriyle birlikte izlediği oyundan keyifle çıktı ve anlata anlata bitiremedi Eymen.
Eee hep çocukları eğlendirecek değiliz ya. Bir bilet de kendimiz için aldım. Eşimle birlikte Semih Sergen'in yazıp yönettiği "Bir Hilâl Uğruna" adlı oyuna gittik. Mehmet Akif'in hayatını ve İstiklâl Marşı'nı yazma sürecini anlatan oyun çok güzeldi. Oldukça büyük bir emekle hazırlanmıştı. Semih Sergen de mükemmel sesiyle eşlik ediyordu oyuna. İlk perde, Akif'in gençlik yıllarından başlayarak hayatını konu aldığı için sahne dekoru sürekli değişiyordu. Slayt gösterisi ve ara müziklerle kararan sahnede dekorun değişmesi oyunun süresini biraz uzatmıştı. Görsel olarak da güzel olmasına güzeldi ancak her 2-3 cümleden sonra dekor değiştiği için seyircilerin bir ısmı sıkıldı. Arkamızdaki sırada oturan izleyicilerden tepkiler gelmeye başladı. Ben uzun süredir tiyatroya gidememiş olmanın verdiği hevesle soluksuz izledim diyebilirim. Ancak 2. perdede İstiklâl Marşı'nın yazılma süreci anlatılıyordu bu nedenle sahne çok değişmedi ve daha akıcı bir oyun sergilendi. Oyun bittiğinde dakikalarca ayakta alkışlandı. Gerçekten buna değecek bir oyundu. Ankaralılara gitmelerini tavsiye ederim.
Bir alışveriş merkezinde Ülker Smartt çocuk şenliği vardı. "Ülker Smartt'la büyüyor, doğayı büyütüyorum" etkinliği idi. Görür görmez katıldı bizim kuzenler. Çocuklar için hem eğlendirici hem öğretici tarzda hazırlanmış harika bir etkinlikti. İlk önce etkinlik alanına giren her çocuğa minik bir saksı içine çiçek şeklinde tohum kartı yerleştirip veriyorlar.
Çocuklar kuyudan çektikleri kovayla ilk Can Suyunu veriyorlar tohumlarına...
Işık da alması gerek tabii. Bunun için geçtiler bisikletlerin başına, kendi ışıklarını üretmeye.
Daha sonra saksılarındaki tuhumu yetiştirmek için eve getirdiler. Bunun dışında resim boyama, yüz boyama, fotoğraf çektirme etkinliklerine katıldılar minikler. Çektirdikleri fotoğraflar basılıp, çerçevelenip ellerin everildi çocukların. Oldukça keyifli bir gündü.:)
Bir de Türkiye'nin en uzun tünelli akvaryumu olan Aqua Vega'yı gezdik oğluşumla. Eymen balıkları çok sever. Çok beğenmiş, gördüğü büyük balıkları anlattı durdu bana. Fotoğraf çekimi yasak olduğu için fotomuz yok.:) Ama anısı kaldı bize yadigâr... Bunların dışında da bol keyifli, gezmeli, alışverişli, ziyaretli bir tatil oldu ve ayrılması zor geldi bize. Sağlıkla nice güzel tatiller geçirmek ümidiyle... Sevgiler dostlar...